11 Kasım 2008 Salı

irem İstanbul'da...

Çok uzun zaman oldu.Kazandan çıktım,ama bu sefer başka bir kazanın içindeyim.İstanbul'da yine kafam mengenenin içinde sıkışır durumda,şuursuzca dolaşmaktayım.Sezon biter bitmez attık kendimizi memeleketimize.Özlemekmi hayır!Çünkü annem yanımdaydı ve kuzenlerlede 2 ay önce görüşmüştüm.Yani henüz hasretim dibe vurmamıştı.Ama kocamın sinirleri gerilmiş,çalışmak onu yormuş ve sevgili Sarıyer'ini özlemişti.Geldik...Anneciğinin şefkatli kollarından tam 1 haftadır çıkmıyor.Eski semt arkadaşlarını görmek,gezmek,içmek,muhabbet yüzünden bizi bile görmedi gözü.Öyle olsun bakalım.Onu rahat bırakıp kendi hayatıma hiç O yokmuş gibi devam etmeye karar verdim.Özgür kalmaya herkezin ihtiyacı var tabii.
Bende bu arada hemen Kantin'ime,kuzenlere,semtime koştum.Hala kuzendeyim.Bugün napıcamı henüz bilmiyorum.Bu arada annem bulunduğu evden taşınıyor.Hafta sonu onu taşıcaz.Ondan sonra kendi derdime düşücem.
İstanbul yine bana fırsatlar sunmaya devam ediyor.Ayağımızın tozuyla iyi veya kötü bir sürü haber aldım.İş teklifleri....
Aynen eşimede böyle teklifler gelince bizim kafa oldu kazan!Fethiye'yi şehrimi,semtimi,evimi çok seviyodum.Orada huzurluydum.Şimdi tekrar İstanbul'a dönmek bana 7 ay önce yaşadığım sıkıntıları yaşatacakmış gibi geliyor.Bilmiyorum yine bilmiyorum.Burdaki fırsatlar da geri çevrilmez.Ama ordanda kopmak istemiyorum.
Şimdilik bi karara varmadım.Yine sizlerle konuşup,sıkıntımı paylaşmaya devam edeceğim.
SONRA GÖRÜŞELİM...

17 Eylül 2008 Çarşamba

irem kazanın içinde...

Çalışıyoruz vesselam.Nihayet çalışma saatlerim konusunda bilgilendirildim.Yalnız ne iş yapıyorum onu bilmiyorum.Tatlı üretiyorum,sonra o tatlıları çay saatinde havuz başında satıyorum,bi yandan mantı açtırmaya, ekmek yaptırmaya ve pizza hamuru açmaya yönlendiriliyorum.Söylesenize ben ne iş yapıyorum?Şimdilik yapıyorum işte.Seneye Allah büyük.Valla koskoca otelin başında ne sorumlu müdür,nede işleri takip eden birileri var.Anlamdım bu iş nasıl yürüyecek.Herneyse ben gayet disiplinli bi şekilde söylenileni yapıyorum.Sanırım patron benden memnun.Bide şu dedikodu olmasa!Cadı kazanı sürekli kaynıyor.Hakkımızda hayırlısı...

8 Eylül 2008 Pazartesi

İyi dilekleriniz teşekkür ederim yine yine yine.Valla her eve lazım bir Şemsa Denizsel.Her işletmeye lazım bir Şemsa Denizsel.Bulmak isteyenler için adres veriyorum.Mutfak Kuvvetleri Komutanlığı,Kantin Harp Akademisi,Nişantaşı İstanbul :-)))

7 Eylül 2008 Pazar

yeniden iş

Çalışıyor olmayı özlemişim.Hatta daha da açarsak,birşeyler üretip,insanlara tattırıp iyi sonuçlar almayı özlemişim.Nerden çıktı bu iş meselesi,ne zaman başladım?Geçen cuma,Günsenin hanım gelsin başlasın demiş.Gittim ve başladım.Tabii patronumun üstüne başka patron koklamam,bu gelip geçici bi oyalanma süreci diyelim.
Öyle güzel disiplinize edilmişiz ki,şimdi bu yeni ortamda herşey tuhaf geliyor.Çalışma saatleri,iş yürütme prensipleri,bazı kuralların gerekliliği,hijyen,disiplin v.s...Yani aslında işin içindeyken,ne gereksiz kurallar bunlar dediğimiz şeyleri,şimdi burda göremeyince bi yadırgadım ki sormayın.Klasik iş kuralları burdada var tabiiki ama biz askeri disiplinle yetiştiğimiz için ve öyle alıştığımız için yadırgıyorum haliyle.Bişeyler yaparken Şemsanıma sormadan yapılmazdı.Şimdi soracak kimse yok etrafta.Kimin ne yaptığı,kimin ne ürettiği belli değil.Aşçı kim,soğukçu kim,pizzacı kim,çırak kim?Belki sistemi öğrenene kadar zorluk çekeceğim ama yapacağın işin belli olmaması,belirsizlik beni sıktı doğrusu.Mesela bizde öğleden sonra iş planı yapılır,kim ne yapıcanı bilir,kimse kimseyle kavga etmeden işini yapar,hatta erken işi biten diğerine yardım ederdi.Burda ise kim kimi yakalarsa iş veriyo,biri iş yaparken öbürü yatıyor falan filan...Bilmiyorum da sanırım alıştığım bir düzen var ve o düzeni sanki heryerde arıcakmışım gibime geliyor.Herneyse sezonun bitmesine zaten 2 ay var idare edip göreceğiz..Detayları yazacağım daha sonra yeniden,şimdilik sevgilerimle yetinin.Bay bayın...

31 Ağustos 2008 Pazar

Selam,ben geldim.Ya bir türlü şu olayı günlük yazısına çeviremedim.Hergün bişeyler yazmak istiyorum ama yok misafir di yok Ceylin'in 2 yaş sendromu derken,konsantrasyon 0'a düşüyor.Neyse birikmiş şeyleri yazalım sırayla.Aslında buraya bi sürü dedikodu yapıp,içimin bütün yağlarını eritmek isterdim ama çok çok çok ayıp olur.Allahım özgürce dedikodu yapabileceğim siteler nasip eyle yarabbim :-))Daha öncede bahsetmiştim Azim kocamın annesi ve babası geldi.Söylemesi ayıp yemek,içmek,eğlenmek,gezmek limitsizdi.Sağolsunlar tek kuruş harcattırmadan 20 günü geçirdiler.Sağ salim bitti ve gittiler.Sanki hiç birşey olmamış,herşey sütlimanmış gibi davrandık.Tabii ki olayları hala konu yapıp,dallandırma taraftarı değilim.Olmuş bitmiş.Şimdi can ciğeriz.Uzakta olunca daha tatlı oluyomuşuz.Herneyse bu mevzuyu böyle kapatıyorum.
Ramazan geliyor,bu gece sahura kalkıcaz.Tam üç senedir oruç tutamıyorum.Hamilelik,emzirme,bebeklik dönemi,yoğun iş temposu derken es geçmiştim.Bu senede niyetliyim ama yarında bir iş meselem var.Detaylarını daha sonra anlatıcam.Bende ayak üstü iftar yapmak istemiyorum.Tam o saatte sofram hazır olcak,en sevdiğim yemekler ve tatlılar olcakki o anın tadı çıksın.
Bak şimdi tam da balık avlanma sezonu başlamışken,ne güzel gider değilmi?Benim bu düldül fırınım balıkta pişirdi geçen gün.Söylemesi ayıp kayınpeder İstanbul'dan donmuş Uskumru getirmiş.Onları bi güzel ayıkladı temizledi,kendi usülünce sosladı falan v.s. attık bizim düldüle.Bi kızartmış bi kızartmış,olmuş nar.Ben şimdi bu,canım gülüm ketenhelvam fırınımı ödüllendirmezmiyim.Hemen bi kırmızı kurdele taktım.Evet gülmeyin ciddi diyorum.Kırmızılara bezedim onu.Bu maceramıda anlattıktan sonra geçelim başka mevzulara...
Birde bugünlerde başka ilgi alanım daha gelişti.İnternet üzerinden oynanan bir oyuna takılıyorum şu sıralar.Travian adında bi musallat.Kafayı yiycem ya..Köy kuruyosun,asker yetiştiriyosun,hammadde üretip inşaat yapıyosun,savaşlara giriyosun,birlikler,destekler,köy basmalar,asker esir almalar...koptum ben...Neredeyse gece uyanıp,acaba köyümü bastılarmı hammadde kaptırmıyım diyerek,uykumdanda olacağım.İşte böyle,anlatırken bile heyecan yaptım.
Laf lafı açıyor ama şimdilik bu kadar yazacağım,zira upuzun bir yazı sizi sıkabilir okurken.
Bu arada,evde bir kertenkele ailesi ile yaşıyoruz.Yani 2 aileyiz.Tam karşımda duruyo,herhalde bu anneleri,1-2 saat önce yavrusu balkonda serinliyodu.Hey güzel Allahım...

15 Ağustos 2008 Cuma

cicim ekmek teknem...

Felaket sıcak!Yanıyorum dostlar.Pencereyi açınca alev topu geliyor vuruyor.Geçenlerde hayatımda ilk defa Güneş çarptı!Resmen çarpıldım.Mide bulantısı,kusma,ishal,iştahsızlık,halsizlik gibi belirtilerle 4 gün çektim.Ne biçim şeymiş meğer.İstanbul'da bu sene hava serin geçiyor sanırım.Fethiye'ye Güneş'ten parça düşmüş gibi.Valla bi Güneş çarpmamıştı şu hayatta, oda oldu.Yanarım yanarım kendime ev tipi kek yapmıştım onu yiyemedim ona yanarım.Günlerce yani fırın geldi geleli,bana bakıp" lütfen artık bende bişeyler pişir" dediği gün,kalktım hani şu ev tipi mozaik kekler varya ondan pişirdim.Afiyetle yarısını yedim,hastalık sebebiyle gerisini yiyemedim,tabii ki aklım kekte kaldı.Şu an iyiyim ya, kafamı gömüp yarısını daha yerdim.Ama çoktan karıncaların yuvasına taşıdığı erzak olmuştur.Fırınımdan bahsetmişken,mutfaktan çıkarken bakıyorum ona ve seviyorum.Yani canımlı cicimli seviyorum.Normalmiyim acaba!Ama içimden geliyor.Henüz ekmek teknesi olmadı ama sanki olmuşta ona öyle hitap ediyorum.Sevdiğim den midir nedir bi güzel çalışıyo,kek dışında bide börek pişirdi.Valla yalan değil 15 dakika sürmeden çıkardım ve puf puftu.Bu fırın Kantin'de olsaydı, 3,5 saatte 3-4 tatlı yaparken iddia ediyorum bu türler 7-8'e çıkardı.Öyle verimli öyle hızlı işte.Ekmek teknesi maceralarına devam edeceğim.Şimdilik bu kadar...

1 Ağustos 2008 Cuma

beni salın doğaya...

Gerçi bilgisayarın başında geçirdiğim zamana acıyorum ama doğa resimleri aramaya başladığım zaman herşey değişiyor.Sabaha kadar indirmek indirmek indirmek istiyorum.Şimdi siteyi kapadıktan sonra vericem kendimi sanal alemin en güzel anlarına.Hazır Ceylin de uyuyorken doya doya şu işi halledeyim.

31 Temmuz 2008 Perşembe

27 Temmuz 2008 Pazar

fırınım geldiiiiiiiiiiii

İlk işim yine browni yapmak oldu.Size bahsettiğim mucizevi olay buydu işte.FIRIN!Hayalini bile kuramazken,sevgili patronum bana yine en büyük kıyağı yaptı.Başka kim yapardı ki zaten.Bu arada süper pişirdi.Bişeyler üretmeyi çok özlemişim.

umut,ümit,hayalperest...

Yine ilginç rüyalarla uyandım bugün.Ama bana iyi geldi.İçime bi umut doldu.Halbuki daha Fethiye'nin kışı nasıl olacak bilinmezken;manyakça istekler,hayaller kurar oldum.Bu rüyalar beni çok etkiliyor.Nedense hayallerimin gerçek olacağıyla ilgili sinyaller veriyor.Ya kendimi avutuyorum yada gerçekten ilahi güç bana mesaj gönderiyor."Olacak kızım,yapacaksın sabret!"Hadi bakalım bekliyorum.İnsanoğlu ümitleriyle,beklentileriyle yaşayabiliyor zaten,ya o umutlarda olmasaydı?Bu tabii ki de benim fikrim,biraz hayalperest bir kız çocuğu(evli ve çocukluyum ama hala kadın olduğumu kabul etmiyorum) olduğum için, böyle yaşayabiliyorum.Belkide kimine göre bu tür şeyler saçmalıktır.Varsın saçmalık olsun,bugün umutluyum ya yeter bana...

18 Temmuz 2008 Cuma

döndüm

İstanbul macerası bitti.Tabii ki ait olduğum yere döndüm.Kocamı çok özlemişim.Valla evliliğe böyle atraksiyonlar katmak lazım.Birbirimizin kıymetini anlıyoruz.Herşey çok güzeldi.2 düğün 1 nişana eşlik ettim.Yoğunluk vardı yani.Canım arkadaşlarımı bile 1 hafta sonra görebildim.Artık onlarda isyan bayrağını çekince,kaçtım gittim yanlarına.İstanbul bereketli toprak vesselam.Çok güzel süprizlerle karşılaştım.Ama bunu şuan değil,kesinleştikten sonra yazacağım.
Geldim,kaldığım yerden devam ediyorum.Bu sefer misafirleri ağırlamaya başladım.Tatil için gelenler ve bizi özleyenler gelmeye başladı.Azimin ablası,eniştesi geldi.Eski iş yerinden arkadaşı geldi ona eşlik ettik ,gitti.Sırada Azim'in annesi ve babası var.Yine gelecek-ler.Bu arada neden hep Azim'in eşrafı, jetonum yeni düştü.Fırsat kalırsa bizimkilerde Eylül de gelecek.Çok mu kötüyüm ben ya!Neyse ne olursa olsun gelenin başımızın üstünde yeri var.Şimdilik havadisler bunlar.İyiki günlüğüm var...

19 Haziran 2008 Perşembe

yeniden İstanbul

Oleeey!Bugün akşam biniyorum.Kısmetse cuma sabahı iniyorum.Ceylin'le ilk uzun yolculuğumuz,inşallah bi aksilik çıkmaz.Gerçi uyuyarak geçecek bu yolculuk ama ne biliyim,2 yaşında bi çocuk yolculukta ne yapar.Her ne olursa olsun geliyoruz işte.İçim buruk çünkü kocamla ilk defa ayrı şehirlerde ve 20 gün kadar bi süreyle uzak kalıcaz.Gerçi bazı ayrılıklar evliliğin ömrünü uzatırmış.Ne biliyim yinede burukum işte.Diğer yandan İstanbul'a geliyorum.Annemi,kuzenleri,teyzeleri,dayıları,halaları göreceğim.Doya doya hasret gidereceğim.Tabii birde ilk işim Kantin'e gitmek olcak.Arkadaşlarımı,Şemsanınımı çok özledim.Doya doya sarılıcam onlara.Hadi bakalım bana iyi yolculuklar...
Şemsanım arada bi vuruyor işte öyle sinir harbi,dert edecek bişey yok iyiyim yani.Aştım çünkü artık,ben burdayım ve huzurluyum. İstanbul'dan dönüncede bi kaç fikir var kafamda onlara girişicem.Zaten geldiğimde de konuşuruz.Şimdilik hoşçakalın...Bay bayın...

15 Haziran 2008 Pazar

günlükten bir kuble

Karşımda Fethiye'nin merkezi,malum Şövalye adası.Güneş birazdan batacak ve o batarken ben kahvemi yapıp,balkonda tütün eşliğinde seyredeceğim.Ama hiç bir zaman "oh ne rahatım be" diyemeden.
Her Gün batımında,içimi o iğrenç duygular kaplıyor.Sebep olanlar!
Belki burada olduğumuz için,belki maddi sıkıntı çektiğimiz için bir kez daha içimi çekip,artık o an ne geçiyorsa içimden sövüyorum.Gün batarken, o iğrenç duygular hortluyor sanki içimde.Tam o esnada ezan sesi yükseliveriyor.Yine kalbime pişmanlık,hüzün,nefret,şikayet ne varsa doluyor.Dua ediyorum,iyi veye kötü bunu yapıyorum.Artık sonu Allah'lık bir durum çıkıyor ortaya.Pes etmicem ne olursa olsun dayanacağım.Yaptığımın arkasında durup,herşeyin iyi olacağına kendimi inandırıp,öyle yaşayacağım.Herkez hakettiğini görecek bu dünyada.Belki ben Gün batımını seyretmeyi haketmişimdir.Peki geride kalanlar neyi haketti?Bir karmaşık duygu muamması yaşıyorum.Belki şükretmeliyim ama kabaran duygularda laftan anlamıyor.
Bu akşam çok sıkıcıyım,kendimi sevmedim böyle!Günlüklerde olmasa kiminle dertleşeceğim.En azından yazıyorum ve nasılım görüyorum.Bugün de kendimi sevmiyim bari n'apayım!

8 Haziran 2008 Pazar

YÜREĞİMİN EN İÇİNDEN...KIZIM'A....

Anneyim ben.Evet bazen Ceylin bana "anne"diye seslendiği zaman bi şok geçiriyorum.Ben ne zaman büyüdüm,evlendim üstüne bide kızım oldu.Bir anlık bi buhran yaşıyorum bazen işte.Ama asıl gerçeğimin,bu hayattaki tutunacak tek dalımın,kızım olduğuna bilmiyor değilim.Meğer anne olmak ne can yakıcı,vicdanla kavga halinde olduğun,karşılıksız tek sevginin onda olduğunu bilmekmiş.Çalışırken iş stresinin dışında yaşadığım bazı duyguları düşünüyorumda,nasıl yaşamışım,nasıl başetmişim o iğrenç vicdan duygusuyla.Her sabah süt kokulu,pamuk kızımı koynumdan ayırıp,boğazımda düğüm düğüm olan ağlama hissimle nasıl bırakmışım!O minicik ellerini,minicik ayaklarını,gıgısını koklamadan nasıl geçirmişim onca saatimi onsuz.İpek saçlımın saçlarını okşamadan, besleyemeden,giydiremeden,güldüremeden,gezdiremeden nasıl yaşamışım.N'apmışım ben kendime böyle!Ah kafasızlığım ah...
Şuanda burda olmamın sebeplerinden biride bu işte.Doya doya yaşamak herşeyi.Hesapsız,kitapsız herşeyimi ona adamak için.Sorgu'suz sual'siz özgürce kızımla vakit geçirebilmek için.Kimsenin eli değmeden,sadece anne kokusuyla büyüyebilmesi için...
Geç farkettim ama çabuk döndüm zarardan,hasardan.Tabiiki 1,5 senenin acısı,pişmanlığı,vicdan azabı asla içimden söküp atılmayacak.Her daim yaşananlar ve yapılanlar hatırlanacak.Acılar ve yaşanan herşey unutulmaz,sadece rafa kaldırılır.Bende öyle yapacağım.Aklıma geldikçe raftan indirip,bileyip tekrar yerine koyacağım.Ta ki bişeylerin bedeli ödenene kadar.
KIZIM;
bugün senin doğumgünün.Her ne kadar kimseyle kutlayamasakta,sen,ben ve baban birbirimize yeteceğiz.Hatta İstanbul'da olupta,stresli bi doğumgünü yaşayacağımıza,burda olup yalnız olmaya binlerce kere şükredeceğim.2. yaş günün.Daha 2 yıldır dünyadasın,miniciksin.Bazen yaşından büyük davranışlar bekleyip,yapmayınca da kızıyorum.Napıyorum ben?Hemen vicdan tarafından bi ses yükseliyo,"kendine gel o daha bebek ne anlar senin komutlarından.Şimdi hemen git onu öp,kokla,sarıl".Seviyorum vicdanımı.Aslında iç sesim de bazen müdahelelerde bulunuyor.Her ne olursa olsun,kızdırsın,sinirimden kudurtsun,dediğimi yapmasın,şımarsın,dağıtsın seviyorum onu.O benim canımdan,kanımdan,tükürüğümden,yediklerimden meydana geldi.Canımdan koptu.Onu sevmicemde kimi sevicem.Babalara hiç hak vermiyorum.Hatta hiç zorluk çekmeden bedavaya çocuk sahibi oluyorlar,sinir oluyorum.Haksızlık!
Tabii ki her anne gibi kızımın en iyisine layık olduğunu düşünüyorum.Hatta onun için bir sürü dileklerim var ama buraya yazarsam sıkıntıdan patlarsınız.
Son olarak bebeğimin doğum gününü burdan kutluyorum.Onu çok sevdiğimi onsuz bir dakikanın bile anlamsız olduğunu söylemek istiyorum.
Ve her anne çocuğuna kendi bakmalı,çocuğunu kimseyle paylaşmamalı!(ne egoist bi anne oldum)
CAN PARÇAM...

4 Haziran 2008 Çarşamba

sanırım terkedildim

Nerdesiniz yaa!Kimse uğramıyormu bu siteye,yorum yapsanıza hadi.Of valla yalnızlık insanı fena yapıyor.Sanki boşlukla konuşuyorum.Neyse sesimi duyan birileri çıkar elbet birgün.İstanbul İstanbul!Hani hep duyardımya,ne onunla ne onsuz diye.Bugüne kadar hiç ayrılmadımki memleketimden.Burayı çok sevdim,iyiki gelmişim hoşum,boşum diyorum ama içimden bir ses te"şu yan binanda annen, teyzen,kuzenin,halan,dayın vs...olsaydıda uğrasaydın" diyor.Olsa iyi olacaktı,ama yok!Kesinlikle şikayetçi değilim.Kendim seçtim,uyguladım,devam ediyorum yoluma...
Bak hayat sana söylüyorum,artık canımı sıkmaların yetti.Eğer her insanın hayatta birkaç şans geliyorsa kapısına,banada yolla şu uğurundan.Sevgi dolu,hayat dersi veren süslü edebiyat yazıları gibi değil herşey işte.İsyan bayrağını salladım artık.Ya pes edicen gelicen,yada bas git gözüm birdaha görmesin seni.
İyiyim ben, beni merak etmeyin!!!

2 Haziran 2008 Pazartesi

browni mucizesi

Sevgili ve pek muhterem patroncum:-) Nassıll canım tatlı istiyor anlatamam.Yani öyle böyle değil resmen krize girdim ya,gözüm döndü.Aklımdan bütün tatlılar geçiyor fakat beni tatmin edecek o hisse henüz ulaşamamışken,tarif defterinde de gezinirken gözüme şu çarptı;"BROWNİ" (YENİ TARİF)(sakızımsı olan) .Malzemelerine baktım fındık dışında herşey var.Fındıksız olurmu?Bence olur dedim ve kaç saniyede hazır edip kaç saniyede fırına attığımı bilmiyorum.Vee pişti...Mucizevi ve kurtarıcı o şey beni bekliyor mutfakta.Pişmesini de beklerken "biraz uyuyayım Ceylin'de uyuyo nasılsa,vakit geçsin yoksa öylece saldırcam"diyorum içimden!Tabii soğumasını beklemeden gözümü kapatıp tepsinin yarısını yedim.Ceylin ve Azim'e 1'er dilim anca düştü.Ve gün boyu ondan yedim,bitirdim.Şimdi sanırım bu tarif sevgili annenizin tarifiydi.Ne büyük mutluluk ki;annenizden size,sizden bize ve Ceylin'e geçecek bi miras bu.Siz belki o browni'yle geçirdiniz çocukluğunuzu,bende çok sevdim bu tarifi,yaptım,yedim, bide benim kızım yedi.Yani bunu anlatamıyacağım ama çok yoğun yaşadım bu duyguları.Allah annenizden razı olsun,toprağı bol olsun(anneniz yerine Gülseren teyze diyesim geliyor ama tam emin değilim Gülsen'mi Gülseren'miydi.)Sanki browni'yi pişirirken bir geleneği sürdüyomuşum gibi hissettim.Ne biliyim işte belki anlıyosunuz,belki ne diyor bu diyosunuz.Ama paylaşayım dedim.Annenizi rahmetle andıktan sonra,sizede sevgiler yolluyorum.

31 Mayıs 2008 Cumartesi

yine pazar muhabbeti ama...

Şimdi çok merak ettiğim bi konu var.Nedir?Hayatım boyunca hiç fasülye pişirmedim.Bu fasülye hangi fasülye diyceksiniz.Fasülye ailesinin hepsi,ve adı fasülye olan herşey...Dün ayşekadın aldım,hiç anlamam iyisinimi aldım kötüsünümü.Herneyse onu derme çatma bi tarifle pişirdim.Hala pişiyor,kokusu güzel ama kendisinde daha tık yok.Nedir bunun ilmi,biri bana söylesin.Onun dışında brokoli aldım da oda nasıl pişecek,nasıl yenecek Allah bilir.Biraz siteleri gezeyimde,bu sevimli brokolicikler nasıl pişecekmiş öğrenelim.Tanıdık usta aşçılar var ama onlarıda bu konuda rahatsız edemem doğrusu.Ama bana acıyıpta tarif verirlerse bilemicem,hayır da diyemicem :-) Hani şu haşlanıyo,ekşili,tuzlu yeniyo ya işte ondan.Valla ağzımın suyu aktı!Acele tarif aranıyor.Bu arada kabak,salatalık, 0,25 kuruş,ayşekadın 1 ytl.İlk çıktığında 15 civarıydı ya söyliyim dedim.Şimdilik sevgilerimle yetinin,hoşçakalın...

29 Mayıs 2008 Perşembe

anneee!

Seni çok özledim,hadi gel artık..

28 Mayıs 2008 Çarşamba

bu kız tam bir canavar oldu

Yarabbim sen gençliğime acı,aklıma mukayet ol,bana sabır ihsan eyle!Yoksa çıldırıcam.Küçük canavar bana 5 dakika izin verdi de İRMİK'ciğime bişeyler yazabiliyorum.Çoook sabırlı olmam lazım çoook.Şu bikaç gündür bi krizler geldi ona, gecesi bi alem,gündüzü bi alem.Uyutmaya çalışıyorum uykum yok diyor,e hadi kalk diyorum bu sefer uykum var diyor.Gelde sabret kardeşim şimdi.Ne söylesem tersini yapıyor.Sınanıyormuyum ne!
Şimdi ben çalışmayı özlemezmiyim.Evde beni maşa olarak kullanan bu canavara esir oldum.Onunla vakit geçirmek güzel ama işin bide bu boyutu var.Bunlar daha iyi günlerin diye bi ses duydum.Herhalde iç sesim de olayın farkında,bana sabır diliyor.Bakalım daha bu bücür beni ne hale sokacak...

20 Mayıs 2008 Salı

yürümek güzel

"Oturma kızım kalk,al kızınıda birikmiş çöplerini at,ekmek al"dedi bi ses.Sabah temizlikti bulaşık,çamaşırdı,Ceylin'in yemeğiydi derken geçiyor.Öğleden sonra hava hafif serinlenmeğe başlarken,apar topar giyindim Ceylin'i hazırladım,saldım kendimi yokuş aşşa.Yürü babam yürü,kendimi pazar yerinde buluverdim.Gelmişken bide akşam pazarını dolaşayım dedim.Pazarı kaldırırlarken sebzeyi,meyveyi daha ucuza bırakıyorlar.10 ytl'ye ihtiçlarımın bir kısmını gördüm.İşte pazarı bu yüzden seviyorum.Hem ucuz hem taze.Köylü kadınları tarladan toplayıp getiriyor parasınıda kazanıyor hemde mahsülü eritiyor.Güzel bir sistem.Onlar kadar olamadım be!Evde köreleceğim,bildiklerimide unutucam.Benim kafayı sıyırmam yakındır.O yüzden bol bol yürüyüşe çıkmam kafayı dağıtmam lazım.Ne kadar yürüdüm tahmini birşey söyliyim.Taksim'den Mecidiyeköy'e kadar.Yaklaşık mesafe bu.Burdan heryere minibüs var.1.25 kuruş.Ölüdeniz daha pahalı,oda 3.50 kuruş.Yani aslında cebinde paran varsa heryer Paris.Boşver biz yürümeye devam edelim...

16 Mayıs 2008 Cuma

yaşasın bi kötülük daha yapıcam


Balkona çıkmışım,kahvemi yapmışım,ayaklarımı uzatıp oturmuşum.Şimdi sen yani bu yazıyı okuyan şahıs;canın çektimi çekmedimi?İşte bende bu amaçla bu resmi koydum.Gel ve gör!Fethiye merkeze bakıyosun şu anda,Çalış plajı ve ince çizgi gibi gördüğün yerde Şövalye adası.İşte anlayın neden bu kadar ısrarla çağırdığımı ki bu daha devede kulak kalır.Uçak biletide ayarlarım size uygunundan,ne dersin?

işte bizim ev


Burası bizim evin önden görünüşü,2. katında biz oturuyoruz.Bahçesinde marul,pazı,yeşil soğan,domates ve bi kaç meyve yetiştirmişler.Sağa doğru giden yol Ölüdeniz yolu.Geçenlerde gittim dakika tuttum 25 dakika sürdü.Şahsi araban olursa 5 dakikaya iniyor.Ne diyelim hayırlısı...

15 Mayıs 2008 Perşembe

1 ay sonra...

İnternetimiz bağlandı.Artık günlüğüme kaldığım yerden devam edebilirim.Tabii bu cadı Ceylin beni rahat bırakırsa!O kadar boş durmuyorki; 5 saniyede oyuncaklar dağılmış,kıyafetler çekmeceden çıkmış,bide masaların üstüne tırmanılmış.Ben hızına yetişemiyorum.Yarım ağız konuşmasıyla "anne bak otudum" deyince tabii bende yelkenler suya iniveriyor.Günler onun büyümesini izleyerek,konuşmalarına,kurduğu cümlelere şaşırarak geçiyor.Yazık olsunki,bu zamana kadar onsuz geçirmişim.Tabiiki geçim derdine düşünce bu duyguları rafa kaldırmıştım.Ama şimdi onsuz geçen zamanıma acıyorum.Neyseki zararın yarısından döndüm.Keşke dediğim tek şey Sarıyer'de geçen 3 senemin boşunalığı.Neyse ondada bi hayır vardır elbet.
Misafirim gitmedi,yarın yolcu kısmetse.Ondan sonrası ya sıkıntı,ya huzur göreceğiz.
Benim sevgili candostum,kardeşim;yorumunu aldım.Fekat hiç iyi bişey yapmadın.Şu anda saat kolluyorum.Ne zaman arasam,şimdi mi arasam.Kurt düştü birkere içime.Fazilet teyzem niye seviniyo,Kantinimde neler oluyor.Ah Kantinim ah,adını anınca bile boğazım düğümleniyo,bizi bizden ayıran kadere sövüyorum.Daha bitmemeliydi,yaşancak güzel günlerimiz vardı daha.Öğrenecek çok şeyim vardı.Rızkıma,dostluklarıma,sevgilerime engel olan bu perdeye şimdi bi küfür sallardımda,bu platformda olmaz!
Neyseki gönüllerde hiçbişey bitmedi.Hala kalbim ben uyurken,Metro'dan inip,Rumeli'den aşşa kendini salıyor.Köşedeki simitçiye,çiçekçi Nejla'ya günaydın deyip,o siyah kapıyı gümleterek Kantin'e giriyor.Ustamla kavga gürültü günaydın,selamınaleyküm tartışmaları yapıyor.Heyt be duydunuzmu her sabah geliyomuşum haberiniz olsun.Canlarım,hepinizi çok özledim...

10 Mayıs 2008 Cumartesi

buralar bir dünya harikası

Tabiiki işleri bitirir bitirmez kendimizi dışarı attık.Ama ne gezmek!Bi gün Fethiye merkez çarşı,pazar bi gün Ölüdeniz semaları.Henüz havalar denize girecek kadar sıcak değil,ama kumsalda kumlarla oynamak serbest.Özellikle Ceylin kumları,denize taş atmayı çok sevdi.Herhalde onu denizden kumdan pek alamıycam.Olsun kızım,bebeğim kumlarda büyüsün.Annem eve döndü,devirteslim bayrağını kayınvalideme devretti.Gerçi,köprüden geçerken birbirlerine deymeden geçiyolar.Böylesi hepimiz için daha hayırlı.Malum buraya huzur için geldik.Ben herşeyi sineye çektim ama herkez aynı şeyi düşünmüyor.Daha fazla açık konuşamıycam.Rtük'E takılabiliriz.Evde yalnız kalmadım daha.Ama annemin gittiği gün hep ağladım.Çok dokundu yalnızlık.Şimdide pek bişey anlamıyorum ama hepten yalnız kalınca çok koyacak.Neyseki Şövalye adasına karşı olan evimizin balkonunda Ceylinle vakit geçireceğim.Biraz hava yaptım size çaktınız köfteyi.Bende işle ilgili bi cacık yok hala.Zaten imkansız gibi gözüküyor ya hayırlısı.Bakalım zaman ne gösterecek.Evde oturup koca parasımı yiycem yoksa harçlığımı çıkaracak bi fırsatım olcakmı?Zamanla hep beraber göreceğiz.Şimdilik hoşçakalın.Arayın beni sıksık,bağları koparmayalım...

1 Mayıs 2008 Perşembe

sevgili günlük

Ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli.Artık Fethiyeliyiz.Yerleştik,evimizi seviyoruz.Azimde bi iş buldu.Geçinip gideceğiz böyle işte.Hala internetimiz bağlı değil,şu anda cafeden yazıyorum.Ama daha detaylı yazacağım.Şimdilik benden bu kadar.Ceylininde selamı var.Öpüyoruz..

19 Nisan 2008 Cumartesi

Fethiye'deyim,Fethiye'liyim

Şükürler olsun..
Yeni evime,yeni mahalleme,yeni şehrime kavuştum.Henüz ev işleriyle meşgül değilim.Birazdan kafamı işe bi gömücem herhalde 10 günde zor gelirim.Bu arada evede adsl gelir ümidi içerisindeyim..Şimdilik geçici bi bilgisayarda işlerimi hallediyorum.Tabiiki fırsat buldukça yazacağım.Evde çooookk iş bekler beni.Hadi bay bayın..

13 Nisan 2008 Pazar

Şemsanımcım...

Fethiye'ye ev bakmaya gittiğimizde,Aydın'da indik.Azim'in kuzeni bizi ordan aldı,arabayla devam ettik yolumuza.Giderken,bu yola döndüler.Tabii bende manzara çekme tutkusu var.Hatta mümkünse bi arşiv yapmayı bile düşünüyorum.Maalesef ki,bu güzellikleri çekecek, henüz bi fotoğraf makinem yok.Bende cep telefonumun bana vermiş olduğu imkanlar doğrultusunda her fırsatı yakalayıp,çekiyorum.Bu yolu çok sevdim,çok beğendim.Bari dedim;en azından net olmasada çekeyim.İyi ki çekmişim,sizide çocukluğunuza götürdüm.Kantin'de bu yoldan hiç bahsetmemiştiniz.Yine ortak bi noktada buluştuğumuz için mutlu oldum.Dilekleriniz için çok teşekkür ederim.Sizden korkulur valla.Hani hatırlarmısınız,çok bunaldığım günlerin birinde,bana bi dilekte bulunmuştunuz."inşallah o hayalini kurduğun Güney'de yaşama fikrin gerçekleşir ve burda öğrendiklerini orda yapıp kendi dükkanından ekmek yersin,bizde gururlanır,işte bu kızım benim yetiştirdiğim elemanım derim"demiştiniz.Hemencik gerçek olması hepimizi üzdü fakat demekki içten bi duaymış.Sizi seviyorum ya valla,kim ne derse desin,sevmeyenler utansın bana ne!Minnettarım,bi o kadarda şanslıyım.Kafama vura vura öğrettiğiniz mesleği,inşallah ilerletme şansı bulurum.Bu yazı vesile oldu,söylemek istiyodum bunları çünkü.Kısmetse pazartesi Kantindeyim.Görüşürüz Şemsanımcım...

10 Nisan 2008 Perşembe

marmaris'e giden eski yol

ben geldiii

Merhaba,

yaklaşık bir haftadır yokum ama neler hallettim neler.Fethiye'ye gideceğimi söylemiştim zaten ya,gittim,bide geldim valla.Ne zaman nereye gitsem; bi yağmur bi kıyamet gidiyoruz.Fethiye'nin de havasını bozdum.Nasıl yağmur nasıl fırtına anlatamam.Dondum valla! Ama sanki o yağmur oraya yağmamış gibi,1 saat sonra günlük güneşlik.Ama havaların düzelmesi iyi oldu bizim için,çıktık evimizi aramaya..2 gün boyunca Fethiye merkezden,Çalış'a,oradan Çiftlik'e, ordan TAŞYAKA'YA..Derken beklenen an geldi.Sıkı durun açıklıyorum; EVİMİZİ TUTTUK.Nihayet Allah'a şükürler olsun,bi yükü attık üzerimizden.Tam bütçemize uygun,manzarası süper,merkeze yakın,Ölüdeniz'e 10 dakika,merkeze 1 km,çarşı pazarda var.E ben daha ne istiyim değilmi sevgili günlük..1. raundu atlattık,2. raund burdan yüklenip gitmek olacak.Önümüzdeki hafta yani 14'ü olur,15'i olur,göç başlayabilir.(bu arada 15'i doğumgünüm oluyor) Tabii gitmeden yine gelişmeleri yazacağım.Fakat oraya yerleşip internet bağlatmak zaman alabilir.O zaman sizlerden ayrı kalacağım için üzülüyorum.Eee o zaman bi gelsin hele,çaresini düşünürüz.Bir kaç resim çektim,tamamen amatörce ama doğasının nasıl güzel olduğunu az da olsa göstermek istiyorum.İlerleyen zamanlarda evimi,manzarasını,birçok doğal güzelliği sizlerle paylaşacağım.Dayanamayıp gelmeniz için ..yaşasın kötülük!

29 Mart 2008 Cumartesi

hafifim,hafifsin,hafif


Sevgili günlük,
valla kuşlar kadar hafifim artık.Çünkü, kararsızlık ve kararsızlığın vermiş olduğu bunalım, depresif hareketlerden arındım. Artık nereye gideceğimi bildiğim için,kolileme ve paketleme işlerini ayrı bi zevk duyarak yapıyorum.Benim bu kararımızla birlikte tüm çevre halkı bi rahatladı,bi oh çekenler olduki sorma.Herkeze bi hafiflik geldi.Meğer ne kadar kasmışım insanlarımı! BEKLE BİZİ FETHİYE...Sanki herkez kollarını açmış bizi bekliyor gibi konuşuyorum,ama n'apayım sevincimi paylaşıyorum sevgili günlük.
Gitmeden önce;sevgili arkadaşlarımı,iş arkadaşlarımı,ailemi ziyaret edeceğim.Ceylin'imi son kez gösterip,hasretlerini gidereceğim.Gerçi her türlü çok özleyecekleri kesin.Benimde yapacak bişeyim yok bu konuda.Özleyeni Fethiye'ye bekleriz.Hatta önümüz yaz,tonlarca para verip kazık yiyip,paranızı yiycenize gelin bedava kalın yiyin için yan gelin yatın...Herzaman kapımız açık pamuklarım.
Önümüzdeki hafta Azim'le Fethiye'ye gideceğiz.Havasını koklayıp,evimizi tutup,işlerimizi ayarlıyacağız.Bana bol bol dua yollarsanız sevinirim.Şansa ihtiyacım var.Tabii birde paraya!Hadi bakalım dostlar, yarenler, pamuk eller cebe girsin.Önümüzdeki günlerde kapınızı aşındıracağım.Şimdiden sizi çok seviyorum.O halde ne diyoruz;Yaşasın kötülük!Şaka şaka işin iç yüzünü bilen biliyo,dahada bu konuyu deşmeyelim.Evet sevgili günlük bugünlükte bu kadar..İllaki görüşeceğiz.Bay bayın!

25 Mart 2008 Salı

sevgili günlük..

Çok uzun zamandır sayfamı açıyorum,kapıyorum.İçim o kadar doluki;cümlelerimi nasıl toplayacağım,ne yazacağım bilmiyorum! Geçirdiğim günler,hayatımın en bunalım günleri..Bir belirsizlik,bir muamma içerisinde yaşamaya çalışıyorum.Çalışırken zamanın yetmediğinden şikayet ediyordum,şimdi ise zaman durdu sanki.Gün sayıyor,kendimi İmralı'da hissediyorum..Cezam bitsede gitsem.Yakın çevrem hangi konudan bahsettiğimi anlayacaktır,uzak çevrede daha sitemi bilmiyordur herhalde.O halde rahatça yazabilirim.Gerçi bu yazdıklarım kimi,niye ilgilendirsin oda ayrı bir mevzu.Eee günlük yazıcaz diye açmadıkmı bu siteyi,nedir bu iç hesap anlamadım.
Artık benimde bi sabrım var canım.Yaptığım tatlıları o kadar özlüyorum ki,bunu anlatamam.Aslında anlatabilirim.Mesela;sabah kalkıyorum dimi,aklıma ilk gelen ve çok özlediğim bir tatlımız vardı"PARÇA ÇİKOLATALI ESMER ŞEKERLİ KEK".Aman Allahım şuanda bile aklıma geldi,çıldırcam.Sabahları aç karnına öyle güzel oluyorki,tavsiye ederim.www.kantin.biz Bu adrestende tarifi temin edebilirsiniz.Hatta hiç uğraşmayın,Kantin'e bi zahmet gidin,Şemsanınım ellerinden yiyin.Benden söylemesi!Yapınca banada yollayın emi kuzucuklarım.Velhasıl günler burda, hala İstanbul'da ve acı içinde geçiyor.yeniden görüşmek üzere..Yorumlarınızı bekleyeceğim.E hadi yazın artık canım!

14 Mart 2008 Cuma

müjdemi isterim

Sevgili ve pek kıymetli sevenlerim..
Artık sitemize yorum da yapabilirsiniz.Tamamen tesadüf eseri buldum ve ekledim.Mutluyum,başardığım için gururluyum..SEVGİLER..

11 Mart 2008 Salı

hüsranlı bir yolculuk....

Beni merak eden patronuma itafen yazıyorum...
Üzülerek,çekinerek,yorgun bir beyinle,ayakta kalmaya çalışarak ve maalesef ki,Sarıyerdeyim..
Bugün ilk paketleme ve kolileme işlerimi yaptım..O gün gelecek ki,sokağın başından bizi taşımaya gelen kamyonceğiz gözüküversin..TEZ kınalar alına,Kantin'de herkeze dağıtıla..YEEHHHOOO..

5 Mart 2008 Çarşamba

kantin'de son günlerim...

Yavaş yavaş işleri yerime geçecek Banu'ya devrediyorum. Banu, 3 hafta önce başladı. Tatlıları, mutfağın tatlı tuzlu tüm sosları, leziz şeyleri artık o yapacak.

Bizim dükkanda hergün değişen yemekler gibi, tatlı da hergün değişir. Hep farklı birşeyler bulursunuz. Ama bir de, mevsimden mevsime değişen lezzetler var. "Kestaneli Beze" bu kışın standart tatlılarından biri. Artık Banu yapıyor; ama, biraz biçimlendirmede sorun yaşıyor. Sıkıntı içinde; panikliyor. Neyse elbette o da kıvırıcak. Ben de az ter dökmedim zamanında.

İrmiği -herşeyin başı olan- öğrendi yapıyor. Soslar da fena gitmiyor. Ama günlük tatlılar n'olacak meçhul! Amaaan neyse, o da Şemsanımın problemi,o düşünsün..